Kategori: BLOG
Tatlı Krizlerinin 5 Nedeni
1. STRESS
Günümüzün metropol hayatının getirdiği stres, yeme davranışımızı genellikle olumsuz yönde etkilemektedir. Stres, tetiklediği kortizol gibi hormonlar yüzünden iştahı açarak insanları fazla yemeye iter. Yapılan çalışmalarda, fiziksel veya duygusal stresin şekerli ve yağlı yiyecek tüketimini artırdığı bulunmuştur. Şekerli ve yağlı besinler vücuda girdiği zaman, beyindeki stres ve stresle ilgili duyguları üretip işleyen bölümün aktivitesini engelleyen bir etki yaratır. Bu besinler, strese karşı oluşturduğu bu negatif geribildirim mekanizması sayesinde rahatlatıcı besinler olarak beynimizde kodlanır. Bu da insanların stresli olduğu dönemlerde daha çok tatlı yemek istemesine sebep olur.
2. İNSÜLİN
Bitmek bilmeyen tatlı krizlerinizin sebebi diyabet gibi bir rahatsızlığın semptomu olabilir. Sürekli tatlı yeme isteği, açlık durumunda konsantre olamama durumu, çabuk sinirlenme, halsizlik, yemekten 3–4 saat sonra anormal acıkma ve uyku bastırması, gece tatlı yeme isteği gibi şikayetler varsa; diyet yaptığınız halde kilo veremiyorsanız insülin metabolizmanızda bir bozukluk olabilir. Özellikle kilonuz ve yağ oranınız yüksekse, yağlanma karın bölgenizde daha yoğunsa mutlaka bir endokrinoloji uzmanına ve diyetisyene danışın.
3. MİNERAL EKSİKLİĞİ
Çoğu insanın çikolata aşkının sebebi aslında magnezyum eksiliğidir. Magnezyum, ”rahatlatıcı mineral" olarak da bilinir, çünkü eksikliğinde sinirlilik, anksiyete, yüksek tansiyon ve uykusuzluğa neden olur. Bu da, magnezyum eksikliği olan kişilerin genellikle çikolata yediğinde kendilerini daha iyi hissetmelerinin nedenidir. Çünkü çikolatadaki kakao magnezyum kaynağıdır. Magnezyumun dışında krom, fosfor, sülfür ve triptofan eksikliği de tatlı krizlerinin sebeplerinden olabilir.
4. KÖTÜ BESLENME ALIŞKANLIKLARI
Yaşadığımız dönemde şeker, tuz, yağ, katkı maddeleri vb. ile zenginleştirilmiş ekstra-lezzetli gıdaların tüketimi oldukça fazladır. Bu sebeple de damak tadımız bu yönde gelişiyor. Bu tip gıdaların tüketilmesi beyinde dopamin salınımını artırıp ödül mekanizmasını çalıştırdığı için açlıktan ziyade sadece yeme isteğimizi bastırıp ödüllendirilmiş hissine erişme amacıyla şekerli besinleri her seferinde daha çok tüketmek istiyoruz. Araştırmalar, şeker bakımından zengin gıdalar ile beslenen deney farelerinde yeme dürtüsünün arttığını ve şeker bağımlılığının uyuşturucu bağımlılığına benzeyen özellikler gösterdiğini bulmuştur.
5. ÖĞÜN ATLAMAK
Öğün aralarının fazla uzun olması kan şekerinin dengelenmesini zorlaştırır. Vücut, uzun süreli açlığa maruz kaldığında boşalan glikojen depolarını doldurmak için ilk olarak glisemik indeksi yüksek olan karbonhidratlara eğilim gösterir. Bu besinlerin tüketimi kısa süreli kan şekerini dengelese de sonrasında tekrar bir düşüşe sebep olur. Sürekli olarak öğün atlayan kişiler gün içinde kan şekerini düzenleyemez ve daha fazla tatlı tüketirler. Sonuç olarak da kan şekerindeki ani iniş ve çıkışlar bir kısır döngü halini alır.
Gözde Nur ARTIKOĞLU, M.Sc.
Klinik & Sporcu Beslenme Uzmanı